Prof. Dr. Hüseyin Muşmal: “Beyşehir Gölü kurursa, Konya Ovası dahi kurur”

Prof. Dr. Hüseyin Muşmal: “Beyşehir Gölü kurursa, Konya Ovası de kurur”

KONYA – Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Gün Bölümü Akademisyen Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, Beyşehir Gölü’nün kuruması halinde bunun hem yakın coğrafyasındaki sulak alanlar ve tarımsal sahalar hem de devlet üzere huysuz gâh etkilerinin dahi olacağını belirterek, “Beyşehir Gölü Konya Ovası kurur. Beyşehir Gölü kurursa Çumra Ovası kurur, Suğla havzası kurur, Seydişehir Gölü ortadan kalkar” dedi.

SÜ Yazın Fakültesi Çağ Bölümü Akademisyen ve tıpkısı zamanda Beyşehir, Hars, Turizm Tabiat Derneği Yönetim Kurulu Üyesi da olan Prof. Dr. Muşmal, Beyşehir Gölü’nün Türkiye’nin suları birlikte içilebilen bildirme şişman şekerli su kaynağı durumunda olduğunu söyledi. Beyşehir Gölü’nün tarihinden bahseden Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, “Beyşehir Gölü, tarihi kaynaklarda de namına farklı isimlerle rastladığımız tıpkısı göl. Anadolu’nun sunma şişman lezzetli su gölü. Başkaca bazen Tuz Gölü çekildiğinde Anadolu’nun ikinci büyük gölü haline geliyor. Beyşehir Gölü Milattan Esbak dönemlerde üstelik yerleşmelere sahne olmuş üste Neolotik dönemde yani bundan 8 bin yıl önce Beyşehir Gölü kenarında Erbaba adıyla Neolotik benzeri yerleşim kurulmuş. Bura tarihi tıpkı yerleşimdir. Bizanslıların ve Romalıların kullandığı tıpkı yerleşim; tarihi kaynaklarda Beyşehir Gölü’nün âdem yaşamını etkileyen hareketleriyle ilgilendiren kâh vesika ve bilgilere rastlıyoruz. Yani Beyşehir Gölü arada bir çekilmiş bazı bazı üstelik kabarmış” ifadelerini kullandı.

“Beyşehir Gölü ‘imdat’ diyor”

Beyşehir Gölü’nün çekildiğinde 570 kilometrekare benzeri sahaya hapsolduğunu belirten Prof. Dr. Muşmal, suları kabaran yağışlı dönemlerde ise 652 kilometrekareye büyüklüğünde genişleyip daralabilen ayrımsız sulak düz olduğunu dile getirdi. Beyşehir Gölü’nün bu anlamda çevresindeki kül yerleşimlere ve insanlara hayat kaynağı olan tıpkı göl konumunda olduğunun altını çizen Muşmal, “Çünkü haddinden fazla geniş ayrımsız havzaya topluluk. Beyşehir Gölü Havzası zaman Şehriyâr Dağlarının karlarını sularını, Torosların, Anamaslar’ın karlarını sularını alıyor. 5 bin kilometrekarelik ayrımsız alandan su toplayabiliyor. Bu gölün etrafındaki havzalarda yağışlar, kar suları, yüzey yağışları antrparantez Melik Dağlarının üzerinde biriken karlar ile Torosların, Anamas Dağlarının üstünde biriken karlar Beyşehir Gölü Havzasında bire bir araya geliyor. Bu karlar tektonik benzeri çöküntü halinde oluşmuş. Beyşehir Gölü’nün göl çanağında buluşuyor. ve bu çanaktan şekerli su gölü olması münasebetiyle saf akış rejiminde Beyşehir çayı atak gösteriyor ve Konya Ovası’na büyüklüğünde ulaşıyor. Yani Beyşehir Gölü’nün aynı zamanda Eğirdir Gölü Havzasıyla, Suğla Gölü Havzasıyla, Manavgat Şelalesi ile angajmanlı olduğu jeologlar, biyologlar marifetiyle, coğrafyacılar vasıtasıyla ortaya konulmuştur. Tarihi süreçte Beyşehir Gölü’nün arada bir çekilmeler yaşadığını görüyoruz. Kabarmalar yaşadığı kadar yağışlı dönemlerde kabaran göl, çekilme olduğu ant yağışsız dönemlerde birlikte çekilmeler yaşıyor ve kabuğuna, çukuruna çekiliyor. Yani aslında Beyşehir Gölü şu anda yeryüzü muhteşem, genişlik çok çekildiği dönemlerden birini yaşıyor. Beyşehir Gölü kafasız çekiliyor, kabuğuna çekiliyor. Çukuruna çekiliyor, ancak tarihi kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla şu anda yaşanılan kuraklık derecesinde ayrımsız kuraklığın olmadığını görüyoruz. Beyşehir Gölü hoşgörüsüz çekiliyor, kabuğuna çekiliyor, Beyşehir Gölü ‘imdat’ diyor” şeklinde konuştu.

“Bu mıntıka hoppadak Beyşehirlilerin derdi değil”

Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, Beyşehir Gölü’nün kuruması halinde bunun hem yakın coğrafyasındaki sulak alanlar ve zirai sahalar hem üstelik mevki üzere ters ara sıra etkilerinin bile olacağına dikkati çekerek, “Beyşehir Gölü kurursa hoppadak bura kurumaz. Yemeden Içmeden Beyşehir’in etrafındaki yerleşimler kötülük görme engelli. Beyşehir Gölü kurursa Konya Ovası kurur. Beyşehir Gölü kurursa Çumra Ovası kurur, Suğla havzası kurur, Seydişehir Gölü ortadan kalkar, Karaviran Gölü ortadan kalkar. Beyşehir Gölü kurursa, Eğridir Gölü kurur. Eğridir Gölü ile bağlantılı olduğunu biliyoruz. Eğridir Gölü Havzası dahi su sorunu yaşar. Beyşehir Gölü kurursa ihtimal Manavgat Şelalesi kurur. Yani o güzelim Türkiye’nin harikalarından biri olan Manavgat Şelalesi kurur. Onun amacıyla bu kesim, bu coğrafya elden Beyşehir’in, Beyşehirlilerin derdi değil. Burası tıpkı zamanda çok serbest benzeri coğrafyanın sorunu. Onun için Beyşehir Gölü’ne takkadak Beyşehirliler değil; Seydişehirliler cemaat çıkmalı, Konyalılar topluluk çıkmalı, Ispartalılar, Akdeniz’da canlı Antalyalılar bile erbap çıkmalı. Beyşehir Gölü’ne hep ülke cemaat çıkmalı” dedi.

“Dünya amacıyla bile çokça heybetli”

Beyşehir Gölü Havzası’nın epey benzeri sulak düzlük olmadığı kaydeden Prof. Dr. Muşmal, “Türkiye’da hem milli otopark ergin hem dahi tescilli kültür varlıklarını üstünde barındıran adalarıyla haddinden fazla balaban birer sulak alan, tabii alan. Buradaki muhacir kuşları tarihi süreçte kayıtlarda bile görebiliyoruz. Yani Hükümdar Alaaddin Keykubat’ın Kubadabad Sarayı’nı kurduğu, Kızkalesi’nin bulunduğu düzlük. Beyşehir Gölü, arz mefret kuş alanı. Burası göçmen kuşların göç yaptığı, durakladığı, koyuverme verdiği alanlardan birisi. O Hâlde, yalnız bölgemizin değil, ülkemizin ekolojik dengesi açısından, üste göçmen kuşlar baz alındığında dünyanın ekolojik dengesi açısından Beyşehir Gölü’nün kuruması, dünyanın ekolojik dengesini, ülkemizin ekolojik dengesini etkileyecek. Onun amacıyla Beyşehir Gölüne biz topluluk çıkmalıyız. Ülkemiz, vatandaşlarımız bu konudaki yetkililer fariza alanları dahilinde bu göle sahip çıkmalılar” ifadelerini kullandı.

Share: